Hürriyet Magazin

8 Mayıs 2012 Salı

Kendisi Değil Hikayesi Giyilen Stil; Vintage




Moda denince, değişim gelir ilk anda insanın aklına. Çünkü moda değişkendir, yeniliğin peşindedir; açlığını trendlerle giderir ardındansa birden gelişip gizlice tüketir. Oysa ki stil, kalıcı olandır. Yıllar geçer, moda değişir, stilse olduğu yerde kalır. Stillerden en soğukkanlısıysa vintage olanıdır. Modada eskiye dönüşü anlatır. Tıpkı kelime anlamı da olan bağ bozumunda olduğu gibi; sabırla bekletilir, zaman geçtikçe değerlenir, günü gelince hazzı doyum noktasında hissedilir. Bu yüzden vintage giyinmek ayrı bir özen, ayrı bir çaba gerektirir.


Sözü geçen vintage parçalar ve genel vintage görünümü son birkaç yıldır sıkça takip edilen stiller arasındaki iddiasını koruyor. Büyük markalar bunun farkına varmış olacaklar ki, 2012 yaz modasının ortak noktasını, zamansız tasarımlarıyla podyumları ayağa kaldıran Vintage olarak belirlemişler. Kimi moda bağımlıları da, vintage giyindiklerini sandıkları, üstlerinde 2012 model çiçekli elbiseleriyle, şimdiden yaz bitsin de yeni trendler çıksın derdindeler.


Halbuki vintage demek sindirmek demek, 60’lardan, 70’lerden kalan hikayeleri baştan yaşamak demek. İşte bu yüzden vintage giyinebilmenin birinci kuralı stil sahibi olmaktan geçiyor. Araştırmaktan, dokunmaktan, koklamaktan, giydiğinde o dönemi bugünlere taşımaktan; kısacası, sadece giyim tarzıyla değil, yaşam tarzıyla ilham saçmaktan… Çünkü vintage kıyafetler senenin trendy parçaları gibi önünüze gelmek için uğraşmıyor; onu siz çağırıyorsunuz, siz saklandığı yerden bulup çıkartıyorsunuz, bu yüzden de çok daha tutkulu, çok daha gizemli bir bağdan söz ediyoruz. Dahası bu bağ sadece kullanılmış hissi değil, soğuk bir romantizmin de izlerini taşıyor. 




Vintage bir parça taşımak ya da olduğu gibi baştan aşağı vintage tarzında giyinmek, aslında kişisel tarzı yansıtıyor. Tabi doğru uygulanması için akılda tutulması gereken gizli ipuçlarını bilmek gerekiyor. Bir kere, her ikinci el vintage demek değil. Belli bir döneme ilham veren ya da önemli bir tasarımcının elinden çıkan özel parçaları bulmalısınız. İş onları bulmakla da bitmiyor, doğru dönemi yakaladığınıza emin olmanız gerekiyor. 1920’lerden 1970’lere kadar uzanan farklı tarzları hayal edin, sonra tarzınıza en yakın hissettiğinizi seçin. Abartılı omuzlar, vatkalar, solgun renkler, diz altı çan etekler, dantel detaylar, geniş şapkalar… Hepsi vintage stilinin farklı dönemlerine ait, ama bir o kadar da bağımsız parçalar. Kısacası doğru olan, vintage modasına ayak uydurmak için baştan aşağı çiçekli elbiselere bürünmek değil; çiçek desenli bir gömleğin altına, diz altı bir etekle dantel işlemeli bir çantayı bilinçli kullanabilmek demek. Kimi zamansa sadece vintage bir şapka ve yıpranmış bir deri kemerin süslediği uzun diz üstü bir kazak demek. Ne dersiniz, bizimle bu zamansız stilin ilhamına kapılmaya var mısınız? İnanın bu ipuçlarıyla, Tiffany’deki kahvaltının yıldızı siz olacaksınız.  




Vintage Stilini Yakalamak İçin Önemli İpuçları

1) İster topuklu ister düz olsun, gerçek bir vintage ayakkabı kaliteli derisinden anlaşılır. Kahverengi gibi nötr renkler, siyah ve krem gibi klasikler, kırmızı ve mor gibi çarpıcı olanlar vintage stilini ortaya koymak için doğru seçimlerdir. Oxford, Saddle ve Mary-jane tasarımları, vintage stilini en iyi yansıtan modeller arasında yer alır. Topuklu kullanmak istiyorsanız 3 inçten yüksek olanları tercih etmeyin.


2) Farklı siluetleri giymekten çekinmeyin. Gelecek yıllarda da kullanabileceğiniz zamansız kesimleri tercih edin. Diz boyu trençkotlar ve kalçaya oturan kalem etekler, herhangi bir stil için mükemmeldir. Siyah, krem ve nötr tonları deneyin. Gece içinse mutlaka parlak, payet işlemeli tasarımları seçin.

3) Baştan aşağı vintage giyinmek yerine modern parçalarla kombin yapmak isterseniz vintage detaylardan yardım alın. Aşınmış deri çantalar, diz üstü çoraplar, örgü kemerler, uzun deri eldivenler, Panama stili şapkalar ve ipek eşarplar vintage stilinin en iyi tamamlayıcılarındandır. Bunu not edin: İpek eşarpları, bandana ya da V formlu baş örtüsü olarak kullanın ya da kravat formunda boynunuzdan hafif gevşek olarak bırakın.



 4) Vintage ya da vintage tarzından ilham alınarak tasarlanmış mücevherleri kullanmak istiyorsanız doğru parçaları seçtiğinize emin olun. Kararmış pirinç, opal ve fildişi gibi parçalar, kedi, baykuş ve kuş gibi hayvan şekillerinin yer aldığı takılar vintage stilini ön plana çıkartır. Viktorya dönemini çağrıştıran işlemeli akik broşlar ve inci dizileriyse vintage stilinin en keyifli ayrıntılarındandır.

5) Vintage tarzını tamamlamak için saç ve makyaj rötuşlarını iyi yapın. Saçlarını açık kullanmak isteyenler, mutlaka yandan ayırın ve ayrığın düştüğü ön kısma geniş dalgalarla hareket kazandırın. Toplu kullanmak isteyenlerse, arkaya doğru taranmış hacimli saçlar vintage tarzı saç modellerinin başında geliyor. Makyajda ise beyaz pudra tonlarından şaşmayın. Allık ve pudrada yüzünüzü makyajsız gibi gösteren tonları tercih ederken, abartıyı göz ve dudaklarınız için saklayın. Siyah belirgin eyelinerınız ve koyu kırmızı rujunuzla görüntünüze nostaljik bir hava katın.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...